Yeni nesil hakkında birçok şey söylense de ben dört konuda yeni neslin eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu dört saç ayağının her biri kendine, başkasına ve çevresine duyarlı bireyler yetişmesi için çok mühim. Temizlik, güzel ahlak, sorumluluk ve okuduğunu anlayıp ifade etme becerisi. Ben bu ilk yazımda temizlik konusuna değineceğim. Temizlik konusunda ne gibi bir eksiklik var ve daha temiz bir ülke ve daha temiz bir toplum olmak için eğitim süresinde neler yapabiliriz? sorularını kendimce cevaplamaya çalıştım.
Temizlik bir toplumun en önemli vasfıdır. Biz de toplum olarak temizliğe önem veren bir milletizdir. Ne var ki herkes evinde bu konuda dikkatliyken okulda, sınıfında, bahçede, parkta, sokakta, plajda kısacası mülkü olmayan her yere çöpünü rahatça atmakta, fabrikalar atıklarını denize boşaltmakta bir beis görmüyor. Tabii ki bu söz herkes için geçerli değil ama ne yazık ki azımsanmayacak şekilde böyle. Zîra benim çalıştığım okulda çok düzgün “akıllı uslu” dediğimiz çocuklar bile yediği bisküvinin paketini bir arkadaki sıraya fırlatabiliyor. Oysa sınıfta ve bahçede çöp kutusu mevcut. Üzücü olansa uyarılmalarına rağmen bundan hiç rahatsızlık hissetmiyor olmaları. Belki aileleri de bu şekilde davrandıkları için çocukların farkındalıkları zayıftır. Zîra bu farkındalık aile içinde oluşuyor. Öte yandan mülkü olmayanı yabancı bir yer olarak görmek, vahdet yani birlik anlayışından yoksun bir bakış açısından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Parasını vermediğimiz ve tapusunu almadığımız her yer kirletilebilir diye mi düşünülüyor? Oysa sokakları tertemiz olan ülkelere ne çok gıpta ediyoruz. Peki bizim sokaklarımız ve umumi tuvaletlerimiz de böyle tertemiz olabilir mi? Bence bu sorunun cevabı kesinlikle evet ve bunu küçük yaşlarda verilen eğitimle gerçekleştirebiliriz.
Bu bağlamda sûfîler bir âyete dikkat çekerler “Allah her şeyi ihata eder”[1] Allah herkesi değil her şeyi kuşatır. Bu demektir ki biz Allah’ın kuşattığı bir çevrede yaşıyoruz. Bu yüzden mutasavvıflar masaya vurmaz, yere sert basarak yürümezler, çünkü eşyayı kuşatan da Allah’tır. O zaman biz, çevreye attığımız her bir çöple, kimyasallar ile kirlettiğimiz denizlerimizle ne yapıyoruz? Allah’ı sevdiğimizi söylerken onun kuşattığı eşyaya neden zarar veriyoruz? İnançlı biri değilsek bile evrenin bir parçasını neden kirletiyoruz?
Peygamber’in (sav) “Temizlik imanın yarısıdır” hadis-i şerifi çok net ifade ediyor ki temizlik gerçekten de gündemimizin ilk sıralarında olması gereken bir husus. Tabi ki bu hadis üzerine İmam Gazâlî’nin İhyâ’u Ulûm’id-dîn‘de belirttiği gibi temizlik sadece dış temizlikten ibaret olmamalı. Zîra dıştaki temizlik içe sirayet eder. İbn Arabi’nin ifade ettiği gibi bâtına giden yol zâhirden geçer. Dış temizliğe önem veren ve çevresiyle uyum içinde olan bir birey zamanla iç temizliğine yani düşüncelerinin berrak olmasına, kalbinin nefsani arzu ve isteklerinden arınması için bir farkındalık yaşamaya meyilli olabilir. Kısacası temizlikten maksat dıştan içe doğru temizlenmeye yönelmektir. Bu da kişinin nasibi ve gayreti ölçüsünde gerçekleşir.
Konumuza geri dönecek olursak, eğitimde yapılacak bir iki küçük ekleme ile temizlik mevhumunun davranış biçimine dönüşebileceğini düşünüyorum. Ana okulundan lise son sınıfa kadar haftada bir gün, her çocuk kendi sınıfını temizleyebilir. İki haftada veya ayda bir, her sınıf okul bahçesini temizleyebilir. Bu şekilde sınıfını temizleyen çocukların çöp atma alışkanlıkları değişebilir. Maalesef veliler zaman zaman bu tarz etkinliklere kati bir şekilde karşı çıkabiliyorlar. Derslere verdikleri ehemmiyeti sosyal sorumluluk alanlarında göremeyebiliyoruz. Hatta bu çeşit etkinliklerden şikâyetçi olmalarına bile şahit oluyoruz.
Sanırım çocukları birer akademik bilgisayar gibi görmeyen, çevresine duyarlı, sorumluluk sahibi ve güzel ahlâklı bireyler olmalarını önemseyen ebeveynler arttıkça, hangi işi yaparlarsa yapsınlar, mutlu ve başarılı bireyler yetiştirmemiz mümkün olacaktır.
[1] Nisâ 4/126.