Güzel bir ilkbahar günü, öyle birdenbire aklıma kar taneleri nasıl düştü bilmiyorum. Ilık bir ilkbahar sabahı gökyüzünden usul usul yere inişlerini seyretmeyi hayal ettim bugün. Sonra aklıma çeşitli sorular geldi. Neden her bir kar tanesinin birbirinden farklı olması gibi bizlerin de her birimizin parmak izi farklı? Hayatın içinde göremediğimiz, kimsenin farkında olmadığı bu biriciklik, bu kadar özel olma hali neden? İki kar tanesinin asla tıpatıp aynı olmaması gibi, iki insan da asla tıpatıp aynı olamaz. Biz insanlar için bu durum çoğu zaman insan ilişkilerimizde zorluklar yaşamamıza sebep olur. Bazen kimsenin bizi tam olarak anlayamadığından şikâyet ederiz, kendimizi yalnız hissederiz. Bazen ufacık konular için bile başkalarına çok kızarız. İsteriz ki bizi tam olarak anlasınlar, isteriz ki dünyaya bizim gözlerimizle baksınlar, sorunları bizim yöntemlerimizle çözsünler, bizim mutlu olduğumuz şeylerle mutlu olsunlar, bizim kızdıklarımıza kızıp, bizim güldüklerimize gülsünler.
Oysa her bir kar tanesi gökyüzünden yeryüzüne düşerken farklı bir yol izlediği için, yol boyunca farklı atmosfer koşullarına maruz kalmakta ve bu da onları her biri birbirinden farklı, tamamen kendine özgü, eşsiz ve özgün kılmaktadır. Her biri mutlaka altı kollu olan kar tanelerinin oluşması için havada mutlaka polen veya toz olması gerekir. Aşırı soğuk bir su damlacığı, ancak gökyüzündeki bir polen veya toz parçacığı üzerinde donarsa bir kar tanesi oluşmaya başlar ve bu da bir buz kristali oluşturur. Buz kristali yere düşerken, su buharı birincil kristal üzerinde donarak yeni kristaller oluşturur, bunlar da kar tanesinin altı koludur. Yani yolculukları esnasında karşılarına çıkan ve çok da hoş olmayan toz veya polenler onlara o muhteşem güzelliklerini verir. Hoşumuza gitmeyen o tozlar veya polenler olmasa, çok sevdiğimiz o güzelim kar taneleri de oluşmayacaktır.
Bizler de aynı değil miyiz? Bizler de bu dünya yolculuğumuzda, her birimiz birbirinden tamamen farklı bir yoldan geçerek, yolda tamamen farklı koşullara maruz kalarak ilerlemiyor muyuz? Yolda karşımıza çıkan zorluklar, hoşumuza gitmeyen bazı tecrübeler bizi şekillendirip, her birimizi bugün olduğumuz hale getirmiyor mu? İngilizcede çok sevdiğim bir söz vardır, “can you walk in my shoes?” Anlam olarak benimle tam olarak aynı adımları atabilir misin diye sorar. Aynı evde büyüyen ikiz kardeşler dahil hiç ama hiç kimse tam olarak bir diğerinin adımları ile ilerleyemez bu hayatta. Peki hakikat böyle ise, kimi kınayabiliriz? Kime kızabiliriz? Bir insanda kınadığımız bir davranışın arkasında o insanın doğduğu andan itibaren attığı tüm adımların ve içinden geçtiği tüm koşulların bir etkisi var ve biz bu bilgilerin, bu anıların tamamına hâkim olmadığımız sürece gelinen son noktayı, doğru veya yanlış olan sonuçları yargılayamayız. Belki de her birimize farklı olarak verilmiş olan ve insanlık tarihi boyunca hayranlık duyularak gizemi araştırılmakta olan parmak izleri, unutmamamız gereken bu hakikatin bir işaretidir.
Her bir kişiye özel olan parmak izlerinin de bu farklılığı tıpkı kar taneleri gibi, tıpkı her bir insanın tamamen kendine has ve özgün hayat yolculuğu gibi daha anne karnında izlediği yol esnasında maruz kaldığı ortama göre şekillenir. Parmak izlerimizdeki bu biriciklik hali, dünyadaki hiç kimsenin parmaklarımızda sahip olduğumuz tam olarak aynı çıkıntılara ve çizgilere sahip olmadığı anlamına gelir. Parmaklarımızda gördüğümüz silik çizgiler, biz henüz anne karnında 6 aylıkken yani doğmadan 3 ay önce tamamen oluşur. Kan basıncı, kandaki oksijen seviyeleri, annenin beslenmesi, hormon seviyeleri, fetüsün belirli zamanlarda rahimdeki tam konumu, tam bileşimi ve yoğunluğu, çevreleyen yapılara dokunduklarında fetüsün parmaklarının etrafında dönen amniyotik sıvı ve çevrelerine dokundukları basınç, göbek kordonunun uzunluğundaki fark dahil olmak üzere sayısız çevresel faktörün parmak izinin oluşumunu etkilediği düşünülmektedir. Tüm bu gelişim süreci o kadar kaotiktir ki, bütün insanlık tarihi boyunca, aynı modelin iki kez oluşması neredeyse imkansızdır. Aynı kişinin iki elinin her parmağındaki izler ve hatta tek yumurta ikizlerinin parmak izleri bile birbirinden farklıdır. İnsanları birbirinden ayıran, tamamen kendine has olan tek özellikleri sadece parmak izleri de değildir. DNA yapılarımız, gözlerimizin irisleri, ses ve yüz kalıplarımız da her biri kişiye has özellikler içeren, her biri ayrı bir bilimsel araştırma konusu olmuş ve kendi mucizeleri ile bizleri kendine hayran bırakan bir düzenin parçasıdır. Bunca mükemmelliğin tamamen tesadüfen ve sebepsizce olabileceği fikri hiçbir zaman benim aklıma yatmamıştır. Tam tersine, bu detayların her birinin ardında, üzerinde derin düşünmemiz gereken manalar yattığını düşünüyorum.
Kar taneleri ve parmak izlerimiz gibi bizler de bambaşka yolculuklarla bulunduğumuz ana geldiğimiz için bu dünya üzerindeki hiç kimse bir diğerini tam olarak anlayamaz. Bizi sadece, bize şah damarımızdan daha yakın olarak yolculuğumuzun her anında bizimle olan tam olarak anlayabilir. En yakın dostumuz ve tek sığınağımız sadece O olabilir. Bu yüzden başkaları tarafından anlaşılma beklentileri hep hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Tabi ki olabildiğince birbirimizi anlamaya çalışalım ama bunun mutlaka eksik olacağını unutmayalım ve sadece içimizdeki dosta dönelim. Nasıl ki uzaktan aynı görünmelerine rağmen her bir kar tanesi kendine has yolculuğunu tamamlayarak kendine has bir şekil aldıktan sonra yere indiğinde bir bütün oluyor ve yekpare bir görünüme bürünerek bakana huzur veren, güzelliği ile büyüleyen “kar” adını alıyor, hepsi Bir oluyor, bizler de tıpkı onlar gibi böyle bir birliği sağlayabildiğimizde daha güçlü, daha huzurlu ve daha bütün olabiliriz. Bu birliği önce kendi evlerimizin içinde, ailemizde kurmaya çalışıp, sonra bunu tüm topluma yayabilsek, minicik kar tanelerinin oluşturduğu muhteşem görünümlü, güçlü ama huzur veren göz alabildiğine uzanan kar örtüsü haline gelebiliriz belki. Kar olduğumuz zaman, her birimizin içindeki o eşsiz farklılıklar ortadan kalkıp bizi Bir eder, işte o zaman kesrette vahdet, vahdette kesretin hakikatine de gözlerimiz açılır bir ihtimal…
1 Yorum
Ne güzel bir yorum.. ne güzel bir benzetme ve gerçek olmasını tüm kalbimle dilediğim bir hayal.. bir kar tanesi gibi farklı ama kar gibi bir.. eline sağlık👏🏻 ❄️