“İlk içgüdüm her zaman hayır demektir.”
Simone Veil
İletişim ve ilişkiler söz konusu olduğunda, genellikle olumlu dilin gücüne odaklanırız. İyimserlik, ulaşılabilirlik ve açıklık hissini iletmek için “evet” ve “yapabilirim” gibi ifadeler kullanmaya teşvik ediliriz. Özellikle benim yoga dünyamda, bazen bu kadar çok “Evetçilik” okumak veya dinlemek zorunda kalmak bunaltıcı olabiliyor çünkü bunları gerçekçi bulmuyorum. Peki ya “hayır” kelimesi? Olumsuz bir kelime olarak bilinmesine rağmen, “hayır” aslında söyleyebileceğiniz en olumlu kelimelerden biri olabilir. Beni şahsen tanıyanlar, bu olumsuz kelimeyi sık kullanabildiğimin farkındadır. Her zaman olamasam da çoğu zaman samimi ve gerçeğim. Fikrimi sorduklarında cevabın “hayır” olması insanları şaşırtır; bu cevabı beklemediklerini hissederim. Muhtemelen bu cevabı onlar benim bakış açımdan görmek yerine negatif olarak algılarlar. Pozitif cevaplar verirken, beden dilleri onları ele verir. Donup kalmış tepkilerinden, rahatsız olduklarını ya da öfkeli bir tepkiyi gizlemeye çalıştıklarını izlerim: “Nasıl olur da sadece hayır diyerek cevap verirsin?” sorusuyla bakarlar bana.
Hayır aslında bebeklerin telaffuz ettiği ilk sözcüklerden biri, hatta birincisidir. Yeni yürümeye başlayan çocuktan olumsuz bir cevap olarak alınmamalıdır, çünkü onlar henüz olumsuzluk kavramına sahip değillerdir. Bunun içgüdüsel olarak iyi egolarının, benliklerinin, Ben’lerinin bir onaylaması olduğuna inanıyorum. Gerçekten de bebek “hayır” derken kimliğini ortaya koymaktadır. Hatta bazen bunu söylerken güler ya da kıkırdarlar. İçlerindeki bilinçdışı arzu ile kimliklerini açığa vurmak bir paradoksmuş gibi, neredeyse bunu söyledikleri için utanırlar. Aslında çoğu zaman, küçük bir çocuk yetişkinlerin sorularına nasıl cevap vereceğini bilemez. Zihinlerinde evet ve hayır demek arasında bocalarlar, çünkü kendilerine sorulan şeyin uygun olup olmadığını gerçekten anlamazlar. Bir evet ile daha çok sevilebileceklerini anlamaya başladıklarında, iyi bir çocuk olmak için buna geçiş yapabilirler.
Ergenlerin bu konuda daha iyi bir kavram anlayışı vardır. Bazen cevap evet olsa bile, “hayır” ile tepki gösterirler. Bu defa “hayır” benliğin onaylanmasının bir yolu, gencin otoriteden özgürleşmesidir. Bu kez anlam güçlüdür ve bir kimliğin temsili, hatta büyüklere karşı bir isyan işareti olarak kasıtlı bir niyetle kurulmuştur. “Hayır” onlar ve toplum arasında durmakta, bir bölgeyi işaretleyecek sınırı yaratmaktadır.
Yetişkinlikte, “hayır” hâlâ kısa ve hızlı bir cevap olarak kullanıldığında koruyucu bir etki yapabilir. Bu cevap, ilk defa, aşılmaması gereken bir sınırı ifade edilebilir. Önce “hayır” diyebilir ve sonra düşünebiliriz. Değerlendirdikten sonra fikrimizi değiştirebiliriz. İlk “hayır”, biraz zaman kazanmak için verilen içgüdüsel bir yanıt olabilir: “Bir dakika, sorunuz hakkında düşünmeme izin verin!”
Peki, “hayır” tam olarak neyi temsil eder? Özünde “hayır”, saygıya işaret eden sınır belirleyici bir sözcüktür. Sınırlar koymamızı ve ihtiyaçlarımızı net bir şekilde iletmemizi sağlar. Hayır, özerkliği ortaya koyar, seçimlerimizin ve tercihlerimizin önemli olduğunu belirtiriz. Özellikle kişisel ilişkilerde. Bizi rahatsız eden veya memnun etmeyen talep ve durumlara “hayır” diyebildiğimizde, kendi tercihimizi öncelemiş oluruz. Başkaları için sağlıklı bir iletişim modelini ortaya koyar, kendimizi ortaya koymanın ve sınırlar belirlemenin bir sorun olmadığını gösteririz.
Görüşümüz sorulduğunda, “hayır” dürüst ve içten bir cevap da olabilir. İş yerinde kendimizi korumaya yönelik bir tavır olabilir. Birçoğumuz önümüze gelen her göreve “evet” deme baskısı hissediyor, işbirliği yapmayan ya da elimizden gelenin fazlasını yapmak istemeyen biri olarak görülmekten korkuyoruz. Ancak gerçekte, “hayır” diyebilmek işimizde daha üretken ve etkili olmamıza yardımcı olabilir. Uzmanlık alanlarımızın dışında kalan, önceden tanımlanmamış yeni görevlere “hayır” diyerek, gerçekten yetenekli olduğumuz ve tutkuyla bağlı olduğumuz işlere odaklanabiliriz.
Hayır’ı güven inşa etmek ve ilişkileri güçlendirmek için bir fırsat olarak kullanabilmeli, hayır diyebileceğimizi bilerek bütünlüğümüzü koruyabilmeliyiz. Hayır demek kendimize ve insanlara saygı duymakla ilgilidir; sınırları korumakla ilgilidir. Bir niyet ve zarafetle söylendiğinde, “hayır” en olumlu kelime olabilir. Arkasında her zaman geçerli bir neden olduğunu unutmayalım. Hayır dendiğinde küçümsemeyelim, kişisel olarak almayalım, çünkü siz nedenini anlamasanız da o kişi bu sebebi çok iyi biliyordur.
Hayır, söylenmesi ve anlaşılması hızlı ve kolay bir kelime. Belirsizliği yok. Hayır dendiğinde bunun evet olmadığı açıktır. Kısa, net ve yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde “Hayır, hayır demektir.” Çocuklarımıza, sevdiklerimize, onların ya da bizim güvenliğimiz için “hayır” demek zorunda kalmak zor olabilir. Ama en zor “hayır”, bazı yanılsamalardan uzak durmak için kendimize söylediğimiz olsa gerek. Zihnin dikkat dağıtıcı unsurları çok cazip olduğunda, bütünlüğümüzü kaybedebiliriz. O halde “hayır” kendimize karşı da bir korumadır; ehlileştirmek gereken asi ya da dışlanmış bir cevap olarak algılansa da. Ancak şunu söylemek isterim ki devrimler ehlileştirilmiş insanlar tarafından yapılmamıştır. Hayır demek kişisel bir angajmandır ve değişim için harika bir itici güç olabilir. Çünkü bunu yaptığınızda, mevcut olanı sorgular, başka bir yol olabileceği fikrini ortaya atarsınız. Biri size “hayır” deme cesaretini gösterdiğinde, bu daha önce hayal bile edemediğiniz yeni bir fırsat için sorgulamayı, açılımı, ilhamı tetikleyebilir.
Ve elbette, “hayır” demek kişisel bir bağlılığın doğrulanmasıdır. “Ben kimim ki hayır diyeyim?” gibi şüpheler ortaya çıkabilir. Hayır dersem insanlar beni nasıl algılar?” Çünkü Toplum ve Kurumlar daha öngörülebilir ve basit cevaplar ister ve bu da “evet”tir.
Hayır, söyleyebileceğiniz en olumlu kelimedir, “hayır” demek aslında kendinize evet demek, fırsatlara evet demek, beklenmedik şeylerin, bilinmeyenin gerçekleşmesine evet demek, özünüzün en saf hâliyle ortaya çıkması için ona saygı ve alan vermek anlamına gelir ki, bu dürüstlüktür.
“Hayır” dediğimde, aslında “kendime evet” diyorum.