Küçük Bir Nehir Büyük Bir Hikâye

Hamit Abbasoğlu
4 dakika
-+=

2017 yılının Ocak ayıydı, kadim dostum, büyük sporcu Ömer Kerman ile birlikte Arjantin’in kuzeyinde, büyüleyici And Dağları’nın eteklerinde, 4400m yükseklikte, RN 40 üzerine bir nehri geçerken, motorlardan birini suya düşürdük.

Buenos Aires’ten 2500 km uzaklıkta uydu, internet bağlantısının ve kimselerin olmadığı bir yerde maceranın ve belki de bizim yolumuzun sonuna geldiğimizi düşündüm. 3 saatlik bir uğraştan sonra, bir motorla öbürünü çekerek misafirperver ve yardımsever Arjantin halkının yaşadığı küçük bir köye varabildik. Karnımızı doyurduk, uyuyup dinlendik ve ertesi gün çok kısıtlı imkânlara rağmen arızalanan motoru tamir etmeyi başarıp, dualarımızın kabul edilmesinin şükrü ile yolumuza devam ettik.

Ruta National 40 (RN 40)

Arjantin’i kuzeyde Bolivya hududundan güneyde Tierra del Fuego’ya kadar bağlayan 5121 km uzunluğunda, asfalt ve toprak bölümlerden oluşan, nehir geçişleri, 5000 m yükseklikte geçitleri olan ve yol boyunca onlarca milli park ve Unesco kültür miraslarını bulunduran efsanevi milli karayolu. Benim açımdan maceraperest bir motorcunun ahir ömründe mutlaka yapması gereken bir parkur. Ben biraz abarttım ve sonuncusu bu sene ve tek başıma olmak üzere bu macerayı 4 defa yaşadım. RN 40 ve çevresinde yaklaşık 25.000 km motor sürdüm. Bütün And Dağları etekleri ve üstünde harikulade yerler gördüm, şahane insanlarla tanıştım. İmkânım olursa bir 25.000 km daha yapmak isterim.

Neden Arjantin?

Çok uzun yıllardır Latin Amerika tarihi, coğrafyası ve insanları ile beni cezbetti. Araştırdım, motorla gezmenin keyfi ve RN 40’ın cazibesi ile Arjantin’de karar kıldım. İyi ki de öyle yapmışım, her sene bir ay yaşamak üzere 9 kere bu güzel ülkeyi ve güzel insanları ziyaret ettim. Benim gibi sohbet etmekten büyük zevk alan bu insanlarla iyi bir iletişim kurabilmek için İspanyolca öğrendim. Bizim yarı küremizde kış iken orada yaz olması da ayrıca beni cezbetti.

Arjantin

Büyük medeniyetlerin beşiği olan Arjantin dünyanın her yerinden göç almış. Nazi zulmünden kaçan Almanlar, yargılanmaktan kaçan Naziler, yaşadığı ülkeden en uzak mesafeye göç etme rekorunu elinde tutan Galliler, nasıl olur da kendi ülkesinden buraya gelme ihtiyacını duymuş dedirten İsviçreliler, tabi ki İspanyollar, İtalyanlar, Ermeniler, Yahudiler…  Hepsi buraya kendi kültürlerini de taşıyıp koloniler kurmuşlar ve Latin sıcaklığının etkisi ve bu topraklarının zenginliğinin yardımıyla şahane bir toplum kurmuşlar. Kendi aralarında bir çatışma yaşamadan, ırkçılıktan uzak bir millet oluşturmuşlar. Şüphesiz ki İspanyol işgalinin başladığı 16.yüzyıldan yakın tarihimize kadar çok acı olaylar yaşanmış ve yaklaşık son 30 yıldır ekonomik problemlerle boğuşuyorlar ama bunlar benim yazımın konusu olmayacaklar.

Coğrafya

Arjantin yüzölçümü bakımından Türkiye’nin 4 misli, 2.800.000 km2, ama kilometrekareye 16 kişi düşüyor. Coğrafi açıdan 3 bölgeye ayrılan ülkenin kuzeyinde dünyanın en büyük platolarından yüksekliği 3000 m ile 5000 m arasında ve inanılmaz renklerdeki tepeleri, nehirleri ve toprak yolları ile Norte, geniş pampaları, çiftlik ve bağları ile Buenos Aires, Cordoba ve Mendoza gibi güzel şehirleri barındıran Cuyo, büyüleyici And Dağları, nehirleri, gölleri ve buzulları kapsayan efsanevi Patagonya.

Bu bölgelerde yaptığım motor seyahatlerinde, sosyal hayatı seven bir insan olmama rağmen beni en çok büyük yalnızlıklar etkiledi.

Beni bu ‘güzel havalar’ mahvetti, Buenos Aires

İklimi bakımından İzmir’e benzetebileceğimiz bu şehirde motor seyahatleri yapmadığım zamanlarda Kadıköy’ü andıran Palermo bölgesinde yaşadım. İnsanlarla tanıştım, esnafla arkadaş oldum, oranın yerlisi gibi yaşamaya çalıştım. O kadar ki hep aynı lokantada yemek yedim. Belki size garip gelebilir ama ben, mükemmelin iyinin düşmanı olduğuna inanırım. Lokantaya girdiğimde nerdeyse bütün personelle öpüşmek (bu bir Arjantin âdeti) hiçbir sipariş vermeden bana yemeğimin getirilmesi çok keyif vericiydi. Turistik olmaması ve wifi bulunmaması da tercihim için ayrı bir etkendi. Söylemeden edemeyeceğim; bir ayda, memleketimde bir yılda yediğim toplam ızgara etten daha fazlasını yiyordum.

Buenos Aires saygın İtalyan ve İspanyol şehir planlamacıları ve mimarları tarafından inşa edilmiş, güzel bir şehir. Aynı zamanda bir liman kenti. Gezilecek çok güzel yerleri var. Eminim sizler pek çok kaynaktan benim size vereceklerimden daha fazlasını bulabilirsiniz. Doğrusunu isterseniz, bu uzun Arjantin seyahatlerimde Perito Moreno buzulu veya İguazu Şelalesi gibi aşırı turistik yerleri gezmeyi tercih etmedim, Tango yapmadım, özel olarak seyretmeye gitmedim. Oradaki insanları tanımaya, onların hayatlarını yaşamaya onların zevklerini paylaşmaya çalıştım.

Belki sizin aklınıza da pek çok kişinin bana sorduğu şu soru gelmiştir: Neden hep Arjantin?

Abartmıyorum belki 10 kere daha gitsem, gezilecek ve yaşanacak daha pek çok güzel yer var aklımda. Her seyahat sonrası, bir sonraki seyahatim ile ilgili çalışmalara başlıyorum. 

Jose Luis Borges’in, Che Guevera’nın, Maradona’nın topraklarını her defasında ayrı bir heyecanla ve zevkle gezmenin ne mahsuru var?

1 Yorum

Lütfiye Batum 3 Ekim 2023 - 19:55

Arjantini bende çok beğenmiştim, insanlarını çok sevmiştim,insan kendini orada çok yabancı hissetmiyor, size iyi gezmeler🙏

Cevapla

Yorum Yaz

Hizmetimizi geliştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Ayrıntılı bilgi Tamam