Daha önceki iki bölümde geleceğin organizasyonları ve liderliği şekillendiren iki ana dinamikten bahsetmiş ve bu kapsamda Sistem Dalgalarını ve Kuşakları incelemiştik. Buradan hareketle zamanın ruhunu sitemler ve çalışanlar perspektifinden daha iyi anlamayı hedeflemiştik. İş hayatının ezberlerini bozan unsurlara bakıldığında sistemin zorladıkları ve çalışanların beklentileri olarak iki ana başlık üzerinden aşağıdaki şekliyle özetleyebiliriz.
Sistemin zorladıkları:
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: İnsanın sürdürülebilirliği ve sağlık alanındaki gelişmeler
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: Çevrenin sürdürülebilirliği (Kaynakların azalması) ve çevre teknolojilerinde gelişmeler
- Demografik değişimler (göçler, ırk, yaş, cinsiyet, kuşak…alanlarındaki çeşitlilik artışı)
- Teknoloji-Dijitalizasyon – Kişiselleştirilmiş modeller (büyük verinin yönetimi)
- Güç dengelerinin dağılması ve yeni kapitalist anlayış
Çalışanların bekledikleri:
- Bütünün parçası olma bilinci, anlam arayışı ve kendini gerçekleştirebilme
- İnsani değerlerle uyumlu etik çalışma ve kurumsal vatandaşlık anlayışı
- Mutluluk, sahicilik, esneklik talebi ve farklı çalışma modelleri isteği
- Erdemli, samimi, bilge, hizmetkar ve manevi derinliği yüksek yeni liderlik anlayışı
Yeni iş modellerinin zorunlu kıldığı yetkinlikler:
- Teknik beceri setlerinin anlık geliştirilme ihtiyacı karşılayabilecek teknik yetkinlikler (Otomasyon ve yapay zekaya artan yatırımlar nedeni ile insanı ikame eden değil, tamamlayan bir teknoloji artışı)
- Problem çözme ve eleştirel düşünmeyi de kapsayan yüksek bilişsel esneklik.
- Bilişsel esnekliğin (kişinin belirli durumlara uyum sağlayabilmesi, bir düşünceden başka bir düşünceye geçme becerisi ya da değişik problemlere çok yönlü stratejilerle yaklaşma kapasitesi) aranan yetkinlik setlerine eklenmesi.
Yukarıdaki özetten de anlaşıldığı gibi içinde bulunduğumuz beşinci dalga ve gelecekteki yeni dalga şirketlere öğrenen yeni organizasyon yapılarını dayatmaktadır. Hiyerarşiden uzak, bürokrasinin düşük olduğu ve kurum içi hücre modelleri ile Gig’lerin (Gig, müzik sektöründen gelme bir sözcük; kısa süreli iş alan, sahneye çıkan müzisyenler için kullanılan bir terim. Freelance çalışanların yarattığı yeni bir ekonomi modeli.) farklı formdaki iş birliklerine (geçici, yarı zamanlı, bağımsız çalışma modelleri) dayalı, sorun ve çözüm odaklı yapıların oluşturduğu modeller günümüz organizasyon yapılarında da ön plana çıkmaya başlamaktadır. Pandeminin de etkisi ile ofiste çalışan klasik mesai sistemine kıyasla esnek çalışma modelleri firmaların tercih ettiği modellerden biri olmaktadır. Yapılan çalışmalar iş hayatından ayrılıp, kurumlara/işlere kurum dışından katkı sağlayamaya dönen yapıların bütün dünyada arttığını göstermektedir. Bu yapıların artması ile birlikte, büyük organizasyonların çalışma modellerini yeniden oluşturulması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca kurum içi çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık konuları da kurumların üzerinde çalışarak yetkinlik kazanmaları gereken alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sistemsel ve beşerî dinamiklerin alt başlığı olarak sistemin zorladıkları ve çalışanların beklentileri bir araya geldiğinde, organizasyonel yapıların değişim ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Eskiden başarının tarifi olarak EBITDA değerlerini açıklayan şirketler günümüzde yine EBITDA’yı bir başarı kriteri olarak tanımlamakta, ancak buna ek olarak farklı ölçekler üzerinden başarılarını tarif etmektedirler. Nobel ödüllü ekonomist Muhammed Yunus, değişen organizasyonlar için sosyal işletmeler kavramını kullanmaktadır ve “zarar etmeme amaçlı” şirketlerin iş dünyasında daha çok yer alacağını belirtmektedir. Eskiden kurumların kâr ya da fayda amaçlı olduğuna bakılırken, bu yeni alan ile sosyal etkiler de dahil edilmektedir. Devletler de zarar etmeme amaçlı organizasyonları desteklemek amacı ile regülasyonlarını ayarlamaktadır. (Amerika Birleşik Devletleri Vermont eyaletinde bu yeni amaca yönelik olarak sosyal şirketler için yeni mevzuatlar tanımlanması bu regülasyonların bir örneğidir.)
Beşinci dalganın getirdiği geliştirici hizmet odaklı lider “toplumun bütününe hizmet eden” ve erdem, nezaket, doğruluk, takım halinde çalışma, anlam yaratma, uyum ve bütünlüğün rol model olarak ortaya koymak suretiyle ‘etkileme’ kelimesinin en geniş tanımıyla “çalışanlarının kendi olabileceklerinin en iyisi olma yönünde iştiyaklarını yükselten” kolaylaştırıcıların (alan açanlar) geleceğin liderliği hangi adla çağırılırsa çağırılsın o tanımın sıfatlarını oluşturacağı düşünülmektedir. Görüldüğü gibi, 19.yy reaktifliği, 20.yy’da yerini proaktifliğe ve 21.yy’da “koaktif”liğe bırakmaktadır. Bu dönem içinde bulunulan bağlamı doğru şekilde anlayarak onu iyileştirerek geliştirmeye yönlendirecek bunu yaparken birlikte düşünme, birlikte üretme, birlikte çalışma ve birlikte yönetme dönemini de beraberinde getirecektir.