Wei Wu Wei & İletişim

Sema Karaalioğlu
4 dakika
-+=

Konumuz iletişim. Girizgahımız da iletişim öğeleri ile iletişim yöntemleri üzerinden olacak fakat evvelinde -şimdilik bağımsız görünün- bir iki cümle aktarmak istiyorum.

“Wei Wu Wei” Çince anlam karşılığında ‘eylemsiz eylem’ veya ‘hiçbir şey yapmamayı yapmak’ olarak aktarılır. Burada kasıt hiçbir şey yapmamak değil, hiçbir şey yapmamayı bilinçli olarak yapmaktır. “Wei Wu Wei” öğretisi Taoizm düşüncesinin kurucusu kabul edilen Lao Tzu’dan gelir. Taoizm, Konfüçyüsçülük’le birlikte 2000 yıldan fazla bir süredir Çin’de hayatın her alanını biçimlendirmiş iki büyük yerel dinî-felsefi sistemden biridir. Temelinde yol mânasına gelen Tao (dao) kavramından türemiştir.

Tao felsefesini M.Ö. 6. Yüzyılda yazdığı düşünülen Lao Tzu’nun eserini yazdıktan hemen sonra yok olduğu söylenir. Yokluğuyla var ettiği eseri üzerinden ‘yok’ olarak ‘var’ olmak ile ilgili bir öğreti aktarmıştır. Burada Almanların da bir deyimi aklıma geldi, eklemeden geçemeyeceğim; ‘willst du gelten, mach dich selten’ derler. Geçerli olmak istiyorsan, nadir ol demektir. Yani var olmak istiyorsan, yok ol.

Ey yokluktaki varlık… Şimdi sana bir sürü kelam etmek isterdim ama beni aşar, konumdan saparım. En iyisi Sâmiha Ayverdi’nin sözüyle açılışı yapmak üzere kapanış yapayım: “Her ne ki görülür, o var değildir; varlık gösterici bir yokluktur. Her ne ki görülmez, o, yokluk perdesiyle gizlenmiş bir varlıktır.”

Ve dönelim asıl konumuz olan iletişime. İletişimde birtakım temel öğeler vardır: Birincisi ‘kaynak’ yani KİM söyledi sorusunun cevabı. Bir diğer öğe ‘mesaj’ yani NE söyledi sorusunun cevabı. Diğer öğe ‘Araç’ yani HANGİ yolla söyledi sorusunun cevabı ki, bu öğeyi detaylı ele alacağız. Son olarak da ‘Hedef’ yani KİME söylendi sorusunun cevabıdır. 

Araç öğesi; yazılı, sözlü ve sözsüz iletişim yöntemi olmak üzere üçe ayrılır. Alt dalları da var tabi fakat bize şimdilik bu üçü yeter. Yazılı iletişim, kâğıda döktüğümüz her şeydir diyebiliriz. Çağımıza uygun olması hasebiyle klavyemize tuşladığınız her şey diye de ekleyelim. Her ne yazıyorsanız, klavye üzerinden veya kalem-kâğıt yöntemiyle, yazılı iletişim olarak geçer.

Sözlü iletişim ise, konuşarak iletişim kurmaktır. Bu iletişim yönteminin öne çıktığı meslek dallarından birisi öğretmenlik ve eğitmenlik. Keza bir konuyu anlatmak, aktarmak ve aydınlatmak için, dile ve yönteme hâkim olmak gerekir. Kaidesi kuralı vardır bu işin ve çok mühimdir. Güzel konuşma sanatı diye bir kavram boşuna varlık göstermemiş; yok olmamasına özen göstermeli. Irkların yok oluşunun dilin yok oluşu ile başladığına dair araştırmalar var. Hatta ve hatta araştırmalar 21. yy. sonuna doğru yaklaşık 1500 dilin yok olmuş olacağından bahsediyor. Tabi bu durumda ırklar da. Dil, yani dilimiz üzerinde durmamız gereken çok elzem bir konu diyerek, altını çiziyor ve kaldığım yerden devam ediyorum.

Gelelim son iletişim yöntemi olarak sözsüz iletişim’e. Sözsüz iletişim vücut dilinizi, mimiklerinizi ve el kol hareketlerinizi kapsar. Yani sessiz sözsüz olup da hâlinizle, tavrınızla kurduğunuz iletişim biçimidir. Fakat bakmayın sözsüz gerçekleştiğine, insanlar arasındaki iletişimin %55’ini kapsıyor olması bize sergilediğimiz hâl ve tavrımızın ne denli tesirli olduğunu gösteriyor. Vücut dili, hâl ve hareketlerimiz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz demiş ya Ziya Paşa.

Davranışlarımız nasıl oluyor da sözlü iletişimden daha fazlasını ifade edebiliyor? Nasıl oluyor da daha etkili olabiliyor? Çünkü samimiyet içeriyor, gerçeği yansıtıyor. Çünkü bir yerden sonra oyuna gelmiyor ve kendini ele veriyor. Çünkü samimiyet yalan söylemez, söyleyemez. Rol yaptırmaz, şov yaptırmaz, kandırmaz ve yanıltmaz. Her ne kadar uğraşılsa içi boşaltılamaz, gereksiz yere kullanılamaz, copy paste edilemez. Vardır ya da yoktur; ama daima hâlde vücut bulur. Gözlerden yansır. Hanesi kalptir ve kalp asla yalan barındırmaz. Barındıramaz çünkü. Emel Sayın’ın da söylediği gibi gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar.

Peki neden her şeye rağmen günlük hayatta temasta olduğumuz eş, dost ve akraba ile iletişimimizde sorunlar, çatışmalar ve anlaşmazlıklar yaşıyoruz? 

Bana sorarsanız, fazlasıyla suizandan kaynaklanıyor. Yani kim gönderdi’den gelen mesajı fikrimizi dahil ederek yanlış yorumluyor ve olmayan anlamlar yüklüyoruz. Yorumlamakta bir zeval yok, keza Türkçe yorumlanmaya çok açık bil dil. Dikkat edilmesi gereken konu yorumu yaparken hangi yolu izlediğimiz. Kalbimiz körleşmiş ve vesvese ile dolmuşsa, karşımızdakini yanlış ve olumsuz anlayabiliyoruz. Dolayısıyla sağlıklı iletişim (sözlü veya sözsüz) kurmakta güçlük çekebiliyor, daha da kötüsü gereksiz tartışmalara, kavgalara ve yol ayrımlarına sebep olabiliyoruz. Ne demiş Hz. Mevlana Celaleddin Rumi: Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.

Dolayısıyla kalp temizliği önemli. Konu hakkında kuantum fiziği fazlasıyla kanıt sunuyor. Evet, duygular ve düşünceler insanları biçimlendiriyor. Enerjiler çünkü. Siz kalbinizde ne kadar olumsuzluk beslerseniz karşı taraf da bir müddet sonra ona evriliyor. Kısaca mevzu sizinle alakalı, yorumunuzla alakalı ve gerçeği yansıttığı şüpheli.

Bu yüzden, sağlıklı iletişim kurabilmek adına ‘Wei Wu Wei’ diyorum. Yani, bilinçli olarak yapmamayı yapmak. Art niyet beslememeyi, yanlış anlamamayı, olumsuz yorumlamamayı, kötü düşünmemeyi yapmak, vesselam. Başka ne yapalım? İyi düşünelim, iyi söyleyelim, iyi davranalım. Biliyoruz ki, çoğu zaman hiçbir şey göründüğü veya söylendiği gibi olmuyor. Biz daima hüsnü zanla mükellefiz. Eğer suizanla lekelediğin kimsenin niyeti güzelse kaybeden sen olursun diyor büyük mutasavvıf Hz. Ken’an er-Rifâî.

Bilim bize iletişim yöntemlerine dair her gün yeni bilgiler sunuyor olsa da en güçlü ve kısa yol hiç şüphesiz kalptir ve kalpledir; samimi sevgiyledir. Sevgi ise sadece paylaşmakla yeşerir. 

Sözlü veya Sözsüz…

Daima hüsnü zan üzere, sevgiyi paylaşabilmek dileğiyle…

1 Yorum

Zeliha 13 Haziran 2023 - 23:15

Wei Wu Wei🍀

Cevapla

Yorum Yaz

Hizmetimizi geliştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Ayrıntılı bilgi Tamam