Yağmur Yağıyor

Sema Süvarioğlu
3 dakika
-+=

Pazartesi yağmurlu bir güne uyandık. Nicedir alışkanlık edindiğim üzere telefonumdan hava durumunu kontrol ettim, gün içinde ve hafta süresince yağmurun durumunu anlamak için. Anlasam n’olacak? Haftalık programımı ona göre düzenleyeceğim. Yağmurun bundan haberi yok, yağmaya devam ediyor. 

İşe gitmek üzere evden çıkıyorum. Kapüşonumun arasından saçlarım ıslanıp da kabarmasın diye diye kafamı eğmiş yürüyorum. Bir yandan da yağan yağmura şükrediyorum; iklim değişikliğini, kuraklığı epey dert ettiğim için. 

Bu düşüncelerle ilerlerken yoldaki diğer insanların tepkileri dikkatimi çekiyor. Kâğıt toplayan bir genç görüyorum. Yağmur çok şiddetli değil ama belli ki uzun zamandır dışarıda; kapüşonlu ince yağmurluğu epey ıslanmış. Ama o yağmurdan çok henüz boş olan arabasını doldurmakla ilgili görünüyor. Sonra bir hanıma rastlıyorum, resmi giyimli, elinde şemsiyesi var. İşe gidiyor olmalı. Suratı asık olduğu için yağmurdan çok keyif almadığını düşünüyorum. Bir yandan bu hâlini yağmura mı bağlamalıyım yoksa başka bir derdi mi var, bilmiyorum. 

Sabahın erken saatleri olduğu için etraf oldukça tenha. Bundan yararlanıp gözleme devam ediyorum. Karşı kaldırımda bir genç adam dikkatimi çekiyor, uzun boylu, saçı dahil başında onu yağmurdan koruyacak hiçbir şeyi yok. Ama ne gam. Keyfi yerinde. Elinde bir selfie çubuğu var, hem ateşli ateşli bir şeyler anlatıyor hem de yürüyor. Kim bilir belki de konusu yağmur olan bir program yapıyordur. Yağmurdan hiç şikayetçi görünmüyor. Yağmurun da buna aldırdığı yok zaten, bildiği gibi yağmaya devam ediyor.

Apartman kapısından bir baba, peşi sıra iki de ergen yaşlarda çocuk çıkıyor. Belki de baba değil. Amca, kuzen, bir aile dostu da olabilir. Ne de çabuk etiketliyorum. Beynim netlik istiyor. Biraz ötede bekleyen taksiye doğru ilerliyorlar. “Baba” telaşlı. Acelesi var, belki taksiyi bekletmek istemiyor, belki yağmurdan kaçınıyor. Çocuklar çok rahat, aheste hareket ediyorlar. Ne yağmur ne bekleyen taksi umurlarında görünüyor. Duygularını anlayabilmek için yüzlerine daha dikkatlice bakıyorum ama nafile. Çok nötr ifadeleri var. Şimdilerde gençler buna “cool” mu diyorlar?

Yoğurtçu Parkı bitiminde, FB stadının yakınlarındaki Alex heykelinin yanından geçiyorum. Alex pozunu hiç değiştirmiyor, yağmur belli ki onu hiç etkilememiş. Belki de üzerindeki tozlar temizlendiğinden için için seviniyordur. Ne kadar dikkatlice de baksam düşüncelerini, duygularını anlayamıyorum. İfadesi sabit. Biraz yağmurun duruşuna benzetiyorum, kendisine göre bazen yavaşlayıp bazen şiddetlenerek yağmayı sürdürüyor.

Bu düşüncelerle ilerlerken birden bir aydınlanma yaşıyorum. Aynı şey güneş için de geçerli değil mi? Ben sırtımı ısıttığı için mutlu olsam da ısı yüksek olduğu için rahatsız olsam da hatta kafama geçtiği için bayılsam da güneş hep aynı güneş. Rüzgârda, bulutta ve diğer doğa olaylarında da bu böyle de diğer olaylarda farklı mı? Yoo … Olacak oluyor. 

Kafam iyice karıştı mı desem, yoksa netleşti mi desem? Ben en iyisi içime döneyim, kendimi güçlendireyim, olan her şeyin hayrıma olduğu inancımı pekiştireyim. Yaşadıklarımdan keyif almaya çalışayım. 

Yorum Yaz

Hizmetimizi geliştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Ayrıntılı bilgi Tamam